Dr. Ümit Aktaş’tan Tevfik Rauf Baysal’ın Ölümü Hakkında Açıklama

dr ümit aktaş

Dr. Ümit Aktaş, Hayy Kitap’ın sahibi Tevfik Rauf Baysal’ın vefatının ardından yapılan ve ‘vicdansızlık’ olarak nitelendirdiği yorumlara yanıt verdi. Dr. Aktaş, “Sevdiklerimizin cenazesi üzerinden propaganda yapmaya çalışan herkese yazıklar olsun” dedi. 

 Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş konuya dair şu açıklamalarda bulundu:

 “Bizi zehirlemeye çalışıyorlar!

 Rauf öldü. Rauf Baysal. Can dostum, ilk kitabımı yayınlayan, beni yazmaya teşvik eden arkadaşım, kitaplarımın yayıncısı. COVID teşhisiyle hastaneye yattı ve maalesef kurtarılamadı. Her insanın yaşayacak nefesi vardır. Hekim kimseye ömür veremez, kimseden ömür alamaz. Bir grup insan can dostum Rauf’un vefatına sanki ben neden olmuşum gibi davranıyor. İç acımı yaşarken bile rahat durmayan; toplumu ve medyayı yanlış yönlendiren bu insanlara bu acıyla bile cevap vermek zorunda kalıyorum.  Rauf, benim verdiğim tedaviden dolayı veya benim kliniğimde hayatını kaybetmedi.  Kendi isteği ile bir özel hastaneye yattı ve orada COVID tedavisi gördü. Verilen tedaviler maalesef Rauf’u kurtarmaya yetmedi. Bizi suçlamaktan öte Rauf ve Rauf gibi bu süreçte hayatını kaybeden binlerce insanın nasıl, neden vefat ettiklerini sorgulayın! Verilen tedavilere bakın. COVID tedavisi için uygulanan ilaçların hangisinin yeterli tıbbi kanıtı var? Bugün yoğun bakımlarda verilen ilaçların COVID tedavisinde kullanımına ilişkin onayları var mı? Peki bu ilaçların yan etkilerine bağlı olarak kaç kişi öldü? Siz hiç bunları sorguladınız mı? Canlarımızı bunlar yüzünden kaybetmiş olabileceğimizi düşünemiyor musunuz?

Eskiden cenazeler, geride kalanları birleştirirdi. Dargınlar barışır, ayrılar kavuşur, küskünlükler unutulurdu.

Toplumu bölmek için cenazelerimizi bile kullanacakları aklıma gelmezdi. 

Fakat o güzel günler geçti… Artık bizi cenazelerimizle, kaybettiğimiz sevdiklerimizle vuruyorlar. Cenazeye bile ayrımcılık uyguluyorlar. Utanmasalar, ‘hepsi ölsün bunların’ diyecekler, ‘ölsünler de görsünler aşı olmamak neymiş’… Hatta diyorlar zaten. Bir grup insan bana Rauf üzerinden saldıracak kadar arsızlaştı. Daha ben can dostumun cenazesini toprağa verirken saldırıya geçmişler. Onu etkileyerek aşı olmasını engellemişim, şimdi mutlu muymuşum, hiç vicdanım sızlıyor muymuş ve daha ağıza alınmayacak pek çok laf, hakaret, suçlama. Yapılan açıklamalar iç acıtan nitelikte. Özne genelde, alanında çok kıymetli ve iyi bir insanın kaybının ötesinde aşı olmaması ve benim kitaplarımı yayınlamış olması üzerine. Hatta “Rauf Baysal’ı aşı olmamaya Dr. Ümit Aktaş ikna etti” yalanı yazılıyor. Hangi dayanakla böyle bir çirkin söylemde bulunabilirsiniz?

Öncelikle, tanımayanlar için yazayım, Rauf’u tanıyan herkes, onun ne kadar donanımlı ve bilinçli bir entelektüel olduğunu bilir. Rauf, asla rüzgâra göre dönen, şahıslardan etkilenerek karar değiştiren bir insan değildi. Son derece ilkeli ve kararlı bir aydın olarak hayat tarzını, inancını ve buna uygun yaşamayı seçmişti. Ömrünün sonuna kadar da inandığı şekilde yaşadı, taviz vermeden. Aşı konusunda sahip olduğu bilgiyle, kararını en baştan vermişti zaten. Benim aşılar hakkında yazmamı özellikle teşvik ederdi. Hatta daha aşılama başlamadan aylar önce, Hayy Kitap’ta hazırlamakta olduğu ‘Korona Aşısı’ kitabına beni yazar olarak davet eden de bizzat Rauf’tu! Olmadı, benim iş yoğunluğum nedeniyle olamadı, keşke olsaydı da Rauf’u üç beş kez daha görebilseydim, pişmanım… Bu kadar erken gideceğini kim bilebilirdi? Hiç beklemezdim. Rauf’u kaybetmenin üzüntüsüyle paylaştığım sosyal medya paylaşımımdan bile cımbızla cümle alınmış. “Biz seninle sadece kitapları değil bir davayı da paylaştık” dememe vurgu yapılmış. Evet, Rauf Baysal sadece kitaplarımın yayıncısı değildi. Rauf ile aramızdaki dostluk, karşılıklı olarak fikir alışverişi ve kardeşlik olarak nitelendirilebilir düzeydeydi. Rauf ömrü boyunca idealleri uğruna yaşadı ve inandığı kitapları yayınladı. Ama erken gidişiyle ruhumda açtığı boşluğu dolduracak hiçbir şey yok. Can dostumun ölümüyle ilgili olarak beni suçlamaya kalkan vicdansızlar, biz daha kabristandayken, siz bana saldırmaya kalktınız! Beni, bu yazıyı yazmaya mecbur ettiniz! Rauf benim arkadaşımdı! Sizin vicdanınız yok mu? Kendi arkadaşımın vefatını bahane ederek beni itibarsızlaştırmak için uğraşmak nasıl bir kötülüktür?

Tüm bu hakaretleri yazıp, bir de üzerine ‘bizi engelliyor’ demişler. Evet, engelliyorum, o kara ağızlarınızdan çıkan zehirli sözcüklerin hiçbirini duymak, okumak istemiyorum. Kötülüğünüzde boğulun, bizden uzak durun. 

Bizi, bizden, sevdiklerimizin cenazesini bile kullanarak ayrıştırmaya çalışıyorlar, farkında mısınız?

Sevdiklerimizin cenazesi üzerinden propaganda yapmaya çalışan herkese yazıklar olsun. İnsan ölünce, aşılı ya da aşısız diye ayrıştırmak zulümdür.  Ne aşılılar, ne de aşısızlar ölümden muaf değildir.  Her birey tedavisini ya da korunmasını seçmekte özgürdür. Ölenleri aşılı ya da aşısız diye ayırmaktan vazgeçin. Demokrat olduğunu söyleyenler, en azından acımızı yaşarken rahat bırakın! Mekânın cennet olsun kardeşim Rauf. Huzur içinde uyu” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

 

BSHA - Bilim Sağlık Haber Ajansı



Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar